16 Mart 2015 Pazartesi

ÖTEKİLERİN CİNSELLİĞİ

Giriş
Bazı insanlar engelli doğar, bazıları da sonradan hastalığa, kazaya ve diğer sebeplere bağlı olarak engelli olurlar. Dünya Sağlık Teşkilatı özürlülük kavramını üç ayrı ana kategoride toplayıp, değerlendirmektedir.
1)               İç veya dış organların zarar görmesi veya tahrip olması, organlardan herhangi birisinin zarara uğramış olup olmadığını genelde tıbbi bir teşhisin sonucunda kesinlik kazanmaktadır. Mesela gözün görme kabiliyetini yitirmesi, bir organın hastalığı olarak ifade edilebilir. (impairment )
2)               Organların zarara uğraması sebebiyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden fonksiyonel engellerin ortaya çıkması. Fonksiyonel engel, normal bir aktiviteyi yerine getirmekteki zorluğu ve meşakkati dile getirmektedir. Bir göz rahatsızlığının görme kabiliyetini sınırlaması, önemli bir fonksiyonel engel teşkil eder. Dolayısıyla fonksiyonel engeller, kişinin bedene ait değişik yetenek ve performans kaybını yansıtmaktadır. ( Disability )
3)               Sosyal engellerin belirlenmesi. Fonksiyonel engellerin artması ile   çoğu kez sosyal hayatta değişik engellerle karşı karşıya gelinmektedir. Bu durumda kendilerinden beklenen sosyal rollerini yerine getirememektedirler. (Handicap )[1]
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi bugün, bir kişinin özürlü sayılabilmesi için, o kişinin bedensel (anatomik, ortopedik) bozukluğundan ziyade, fonksiyonel yetersizliği olup olmadığına, bir başka deyişle, arızalanmış organların ne derecede görevlerini yerine getirip getirmediğine bakılmaktadır.[2]
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde engelli: vücudunda eksik veya kusuru olan özürlü: gelişimin türlü yanlarıyla öğrenme gücü gibi süreçlerin birisi veya birkaçında sakat olan kişi ya da kusuru olan, defolu.
Sakat: vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlara göre sadece engellilerin cinsel yaşamı dersek zihinsel eksikliği veya psikolojik bozuklukları olanlar dışta kalır ve konumuza girmezler. Uluslar arası tanımlarda ise özellikle yetersizliğin vurgulanmasına karşın Türkiye’ de ortak vurgunun yapıldığı genel bir tanım bulunmamaktadır. Bu yüzden burada uluslar arası tanımlardan hareket edeceğim ve bence kulağa daha güzel gelen engelli tanımını kullanacağım.
Cinsellik ve Engellilerin Cinselliği
Türk Dil Kurumuna göre cinsellik, cinsel özelliklerin bütünü, sex duygusudur. Başka bir tanıma göre cinsellik,  bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak karşı cinsle ilgilenmesi, araması, birlikte olmaktan ve cinsel ilişkiden bedensel olduğu kadar ruhsal bir haz ve doygunluk elde etmesidir.[3] Gerçek bir cinsellik için duyguların ve aklın birlikte kullanılması gerekir.
Engelli olsun normal olsun her birey cinsiyeti ile doğar. Cinsiyet kelime anlamı olarak “dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir. Cinsel kimlik ise kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir.[4] Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan mutluluk duyması çok önemlidir. Fakat engellilerin engelleri göz önüne alınınca bu mutluluk önemli ölçüde azalmaktadır. En basitinden bir bedensel engellinin ya da omurilik felçlisinin soyunup yatağa geçmesi bile çok zordur. Engelli Bireylerin Cinselliği Hakkında Görüşler İkiye Ayrılır:
Cinsel Taleplerin Engellenmesi Yaklaşımı
Engelli bireyin cinselliğini önlemeye çalışan birinci görüşe göre, engelli bireylerin cinsellik hakkındaki bilgisi ne kadar az olursa o kadar iyi olduğu düşünülür. Ancak bu görüşle ilgili tartışmalar vardır. Bu tartışmalardan biri de şudur; aktif cinsel yaşam, engelli bireyin sahip olmadığı derecede sorumluluk ve olgunluk ister. Bu nedenle toplum, sorumsuz cinsel davranış olasılıklarını ve sonuçlarını azaltma hakkına sahiptir. Fakat cinsellikte nelerin sorumluluğu nelerin sorumsuzluğu oluşturduğu kendilerine hiç öğretilmeyen insanlardan, sorumlu cinsel davranış beklemenin gerçekçiliğe aykırı olduğu savunulmaktadır ki bence de doğrudur.
Cinsel Hakların Korunması Yaklaşımı
Diğer görüş ise her sağlıklı insan gibi engelli bireylerin de cinselliği yaşamaya hakları olduğunu savunur. Araştırmacılar cinsel eğitimin gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır.[5]
Cinsel Eğitimin Önemi ve Rolü
Cinselliği doğru yaşama, kendini koruma ve bilinçli olma açısından cinsel eğitimin rolü yadsınamaz. Cinsel eğitim denince kişilerin aklına ilk gelen vücut kısımlarının isimleri, fonksiyonları, üreme ve bununla ilgili konular olmaktadır. Gerçekte cinsel eğitim özellikle doğuştan engelliler için bundan çok daha kapsamlı ve anlamlı olmalıdır. Cinsel eğitim bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine karşı, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir. Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir göstergesi olması nedeniyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır.[6]
Cinsel  Yaşamda IQ’nün Rolü
Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları birleştiren bir kavram. Dolayısıyla engellilerin cinsel IQ’larının yükseltilmeye çalışılması gerekmektedir ve bu eğitimle mümkündür.
Cinsel Eğitim ve Sosyal Yapı Arasındaki İlişki
Cinsellik toplumlarda tabu olmamalıdır fakat alelade yaşanmamalıdır da. Cinsellik konusunda daha bilinçli olmak için mutlaka eğitim verilmelidir. Cinsel eğitim sayesinde toplum farklı olanlara hoşgörü gösterecek, engelli bireyler de kendilerine güvenecek ve saygı duyacaklardır.
Cinsel Dürtülerin Ortaya Çıkması (Cinsellik Evreleri)
Cinsellik karşındakini istemekle başlar ve çeşitli evreleri vardır. Bu evreler engelden kaynaklanan sorunlardan olumsuz etkilenebilir. Ve genelde etkilenir.
Engellilerde Cinsel İstismar
Engelli bireyler yüksek oranda fiziksel, duygusal ve cinsel her türlü istismara uğramaktadırlar. Genelde de engelli kadın ve çocuklara bu istismar uygulanmaktadır ve bu istismar sağlıklı olanlara göre daha çoktur. Kendilerini  yeteri derecede koruyamadıklarından rahat hedef haline gelmektedirler, zaten bu istismarlar daha çok zayıf olanlara yapılmaktadır. Çocuklara cinsel taciz, hapishanelerde cinsel taciz gibi. 
Ensest sağlıklı bireyler de olduğu gibi engellilerin de kanayan yarasıdır. Ensest kelime anlamıyla aile içi yasak ilişkidir. Ve engelliler ensestle de karşı karşıya kalmaktadır. Bu şiddete maruz kalan engelliler, sadece bedenen zarar görmemekte, çoğu kez ömür boyu psikolojik yönden etki altında kalmakta ve yaşadıkları travmalara seyirci kalınmaktadır.
Cinsel Eğitimin Tarihçesi ve Amacı
1960’lara kadar toplumlarda bu konuda tamamen baskıcı ve olumsuz tutumlar gözlenmekteydi. Kaynaştırma akımının gündeme gelmesi ile engellilerin de cinsel yaşam ve cinsel eğitim alma hakları olduğu konusu önem kazanmıştır. Bunun yanında yaklaşık olarak son on beş yıl içinde cinsel taciz konusu ve AIDS tehlikesinin gündeme gelmesinden sonra sağlıklı cinsel eğitim programlarının hazırlanması gerekliliği vurgulanmıştır. Bu programlarda sadece cinsel yaşam ile ilgili bilgiler değil, sosyal ilişkiler ve kendine güvenin geliştirilmesi amaçlarının da yer alması gerektiği savunulmaktadır. Engellilere verilecek cinsel eğitimin bir amacı da toplumsal yaşam içinde çıkabilecek problemleri önleme ve aynı zamanda yaşam kalitesini daha iyi bir düzeye getirmek olmalıdır.[7]
Engellilerin Cinsel Dünyalarındaki Sorunlar
a) Toplumun Bakışı
Engellilerin de sağlıklı her insan gibi bir takım gereksinimleri vardır. Oysa toplumlar engelli bireyleri cinsellik dışı görmeye çok yatkınlardır. Dolayısıyla engelliler kendileri hakkında bu olumsuz görüşü üstlenerek, gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Engelli bireylerin cinsel yaşamlarında karşılaşacakları en önemli sorunlardan birisi de başkalarının ön yargılarıdır. Bu ön yargılara göre engelliler sadece tüketir, bir işe yaramaz, engelli kişilerin çocuğu olmaz, engelli kişiler cinsel ilişkiye giremez ve engellilerin fiziksel görünüşü hoş değildir. [8]
Türkiye çapında Türkiye Sakatlar Derneği tarafından   yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 77'sinin engellileri 'çocuksu, kırılgan ve cinsel hayatı olmayan bireyler' olarak algıladığı belirlendi. Araştırma, toplumdaki bu algılar nedeniyle engellilerin yüzde 60'ının engelli olduğu için partnerleriyle aralarındaki ilişkinin bozulduğu sonucunu verdi. Engellilerin yüzde 83’ ünün cinsel hayatları ile ilgili yaşadıkları sorunları paylaşacak kimselerinin olmadığını bu araştırma açıkça ortaya koydu.[9] Diğer sorunların çözümü de bu ön yargılar aşıldıktan sonra daha kolaylaşacaktır. Güzel bir kadını oturduğu yerde gören ve çay içme teklifinde bulunan kişinin kadın yerinden kalkınca onun engelli olduğunu görmesi ve ona abla diye hitap etmesi buna güzel bir örnektir.
Engelli bireyler özellikle kadınlar cinselliklerini keşfedememektedirler. Eğer engellilerin seksüel bir ilişkileri var ise şanslı sayılmaktadırlar. Engelliler genelde engelli olmayanlar tarafından partner olarak tercih edilmemektedirler. Eğer engelli olmayan biriyle ilişkiye başlarlarsa gerçek olmadığı düşünülmektedir. O kadar sağlıklı insan varken neden engelli? Toplum böyle düşünürken engellinin de bu şekilde düşünmesi normaldir. Bu  şekilde peşin hükümle düşünülmesi yanlıştır.
b) Bilgi Edinmede Engeller
Engellilerin ayrımcılık ve dışlanmayla örülü bir yaşamları olduğu için, engelliler genellikle öz saygıdan yoksun ve kendilerine güvenmeyen kişilerdir. Cinsellik  ölüme dek toplum içinde sürer. Zihinsel, fiziksel ve diğer engellilerin cinsel hakları olduğu unutulmakta, cinsel konulardaki bilgi gereksinimleri, cinsellikle ilgili duygu ve düşünceleri çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
Pek çok araştırmacı yaptıkları çalışmalarda engelli bireylere cinsel konularda yeterli bilgi verilmediğini bulmuşlardır. Normal kişilerin arkadaş ve anne-babadan bilgi alma şanslarının engelli bireylerden daha yüksek olduğu bilinmektedir. Gerçekten de engelli bireylerin yeterli arkadaşı yoktur.[10] Ayrıca bilgiyi ve olayları anlama ve değerlendirmede sınırlılıklar vardır. Ayrıca erişkin cinselliği hakkında pek çok temel çocukken atılır. Dişi veya erkek cinsel kimliğimiz, aynı veya karşı cinse duyduğumuz ilgiler, cinsiyetimize güvenmemiz, cinsel korkularımız çocukluktan itibaren oluşur. Özel eğitimde de bu bilgilerin engelli çocuklara verilmesi onlar için çok önemlidir.[11]
 Bilgi alamayan engelliler için bilgi alma kaynağı olarak medya görülmektedir. Oysa engellinin medyadan bilgi almasının bazı tehlikeleri vardır. Medyadaki tüm modellerin doğru olduğu söylenemez.[12] Medya sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde, milli kültürümüze ve toplumsal değerlere ters düşmeyecek şekilde cinsel eğitim programlarına yer vererek özel cinsel eğitime destek olmalıdır.[13]
c) Cinsel Hayatı Yaşamadaki Engeller
Normal bireylerde olduğu gibi engelli kişilerde kendini tatmin ( mastürbasyon ) sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştırmalarda, bu kişilerde cinsel tatmin ihtiyacının, aileler tarafından farklı şekillerde giderildiği ortaya çıkmıştır:
- Cinsel isteklerini göz ardı etmek,
- İlaç ,
- Evlendirmek.
Bu çözümlerin her birey için ayrı ayrı tartışılması gerekmektedir. Bunları sadece fizyolojik gereksinim olarak görmek hatalıdır. Çünkü, çözümlerin tıbbi, ahlaki, sosyal,  hukuki vs. boyutları vardır. Çözümler; bütün boyutları ile ele alınarak, kişinin durumuna göre, kişiye özel üretilmelidir.[14]
d) Kurumlarda Cinsel Hayatın Yaşanmasındaki Zorluklar
Topluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin özel yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarında sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekanın yokluğu ve kimi etkinliklerin (cinsel yaşam gibi) yasaklanması gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir.[15]
e) Engelli Kadınların Cinsel Hayatlarına Dönük Sorunlar
Cinsellik bütün insanlar için bir ihtiyaçtır. Ancak, özellikle engelli kadınların birçoğu aseksüel olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle engelli kadınların cinsel sağlıkları görmezden gelinmektedir. Görücü usulü yapılan evliliklerde engelli kadın genellikle uygun aday olmamakta, eğer evlenecek kişi bulunursa da kendilerinden yaşça büyük kişilerle evlendirilmektedirler. Engelli kadınlar çocuk sahibi olma konusunda aileleri ve çevreleri tarafından engellerle karşılaşmaktadırlar. Yaygın bir inanışa göre engelli kadınlar cinsel soğukluk yaşamakta ve bu kişilerin çocukları da engelli doğmaktadır. Yapılan araştırmalar da engelli kadınların hem cinsleri gibi normal bir cinsel yaşamları olduğu, çocuk yetiştirme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşamadığı görülmüştür. Toplum engelli bireylerin cinsel imajını zedeleyebilmekte ve ona yaftalar yapıştırabilmektedir. Bu sadece engelli kadınlar için değil engelli erkekler için de geçerlidir.
f) Engelli Grupların Cinsel Hayatlarına Dair Sorunlara Genel Bakış
Bütün engelliler için cinsel yaşam çok zordur. Görme, işitme ve konuşma engellilerin bazı yöntemler dışında sınırlılıkları bulunmamaktadır. Görme ve işitme özürlülerin sorunları ise çok başka bir yöndedir. Bu gibi özürleri olan kimseler için sorun, daha çok kişisel iletişimin olanaksızlığında yatar. İşitme engelliler için başkalarıyla anlaşmak, haliyle güçtür. Kullandıkları işaret dilinde henüz cinsellikle ilgili kavramlar için resmen belirlenmiş işaretler de yoktur. Görme özürlüler ise dış dünyayla olan temaslarında genellikle aracılık eden kimselere gereksinim duyarlar. Ayrıca karşılarındaki kişinin yüz ifadesini görememek, bu gibi özürlülerde cinsel iletişim açısından oldukça büyük eksiklik yaratır.[16] İlişki esnasında iletişim çok önemlidir ve her şey oldu da bitti değildir. Çünkü iyi geçmeyen bir ilişki daha sonra engellide travma ve psikolojik bozukluğa yol açacak, zaten kendine güveni olmayan bireyin daha da kendini geriye çekmesine sebep olacaktır. Görme ve işitme özürlülerin eğitiminde cinsellik üzerinde fazla durulmaz. Bu gibi eksikler ancak günümüzde Batı ülkelerinde yeni yeni fark edilmeye, bunları giderici önlemler alınmaya başlanmıştır. Bedensel engeli olan kişiler kendileri için doğru duruşu bulduktan sonra artık ilişkiye girerken rahattırlar. Omurilik felçlileri de belden aşağısını hissetmezler bazen sırf görüntü onları tatmin eder. Omurilik felci erkekler ereksiyon için kimi zaman iğne yada hap kullanırlar fakat cinsel birleşmenin sonunda gerçekleşen boşalmayı hissedemezler. Omurilik felçlisi çocuk sahibi ve evli yada evlenmek isteyen bir çok kadın vardır. Kadınlar da ilaç kullanıp hislerini arttırabilirler. Cinsel tatmin olasıdır, genital bölgede his kaybı olsa da omuzlar, meme, ağız gibi diğer organlar cinsel aktivitede önem kazanmaktadır. Spastik engellilerin bazıları kasılmalarının dışında birleşmeyi yaşarlar. Hatta bazen en normal oldukları zamandır ilişki anı. Bir kekemenin şarkı söylerken hiçbir şeyinin kalmaması gibi. Bazılarının ise cinsel hayatı tam bir muammadır. Fakat esas güçlük zihinsel engellilerin cinsellikle ilgili eğitimlerinde ve cinsel yaşamlarında yaşanır. Zihinsel engelli kişilerin cinsel eğitimden geçmeleri zorunludur. Ağır zihinsel engellilere eğitim verilemez. Bir de yatalak oldukları için zaten kendilerini bilmezler.
Süreğen hastalıklarda engel grupları içinde yer almakta ve bu kişilerin bazılarında  cinsel fonksiyonlarda bozukluk görülmektedir. Süreğen engelli kişinin sürekli bakım ve tedaviye ihtiyacı vardır. Bu engel grubuna kan, kalp- damar, cilt ve deri hastaları, sindirim sistemi hastaları, kanser hastaları, üreme organı hastaları, ruhsal davranış bozukluğu olan hastalar ve HIV hastaları girerler.[17]  Psikolojik  engellilerin bazen cinsel yaşamlarında partnerleriyle sorunları çıkmamakta bazen de birleşme gerçekleşememektedir. Ağır psikolojik sorunlu olanlar rahatsızlıklarının ortaya çıktığı dönemlerde çoğu zaman biriyle beraber oldum ama kiminle, ne zaman bilmiyorum diyerek ilişki anını hatırlamamakta dolayısıyla sağlıklı bir cinsellik yaşayamamaktadırlar.
Sonradan bir şekilde engelli olmuş ve hayatlarını engelli geçirecek olan bireyler için bütün bunlar daha zordur. Çünkü onlar sağlıklı cinsel yaşamın ne olduğunu bilir, içinde bulundukları durumu kendilerine yediremez ve kendilerini geriye çekerler.  Zor geçen bir adaptasyon döneminden sonra cinsel yaşamlarını geri getirmek için iğne gibi çeşitli yöntemler denerler. Bilinç altında yer alan acaba başarabilir miyim endişesi cinselliğin sınırlı olmasına yol açmakta hatta cinsel ilişkiyi engellemektedir.
Belli bir zamanı engelli olarak geçirmek zorunda olan düzelebilir engelliler vardır. Onlar da durumu kabullenmekte güçlük çeker ve bu süre zarfında duygusal olsun cinsel olsun duygularını bastırırlar. Çünkü bu süre içinde kendilerini ne engelli olarak ne de sağlıklı bir insan olarak görebilirler. Yani Arafta’ dırlar. Aslında cinsel işlevlerinde bir bozukluk olmadığı sürece cinsel açıdan sağlıklıdırlar. Bir engelliyle beraber olmak istemez ama bir sağlıklı için de acaba birlikte olabilir miyiz diye düşünürler. Bunun için de bir ilişki yaşamak istemez ve kendilerini ilişkiye hazır hissetmezler ve duygularını hep ertelerler. İstisnalar kaideyi bozmaz ama böyle olmayan kişiler de vardır. Ayrıca  cinselliği yaşayıp başaramama ya da eskisi kadar başarılı olamama korkusu dürtülerin bastırılmasına yol açar. Devamlı bu korkuyu yaşayıp; dürtüleri, istekleri bastırmak yerine bu dürtüleri cinsel açıdan yaşamalı ve ona göre karar vermelidirler.  Bir de bu gibi durumların daha kolay atlatılabilmesi için psikolojik yardım alınmalıdır.
Engellilerin Özel Hayatına Dair Bazı Öneriler
Cinsel istekteki azalmanın düşük motivasyon ve biyolojik nedenlerle ilgisine bakmak ve buna neden olan olayları çözmeye çalışmak da gerekir. Eğer cinsel ilişkiye girmekte çekilen zorluktan dolayı cinsel istekte azalma var ise, bu durumda cinsel eylem olmadan gerçekleşebilen cinsel yakınlıkları araştırmak problemin çözümünde etkili olabilir. Çoğu zaman bu bayağı yararlıdır çünkü insanın engelli de olsa önemsendiğini hissetmeye, kendinin sadece cinsel bir meta olarak görülmediğini anlamaya ihtiyacı vardır. Cinsel yaşamı bu gibi yaklaşımlarla normale döndürülen bir kişinin özgüveninin artacağı ve yaşam kalitesinin yükseleceği kesindir. Hatta bu gibi olaylar bir şekilde cinsellikleri bitmiş sağlıklı insanlar tarafından uygulanmakta ve onların da sorunları aşılmaya çalışılmaktadır. Bahsettiğim bu cinsel yakınlıklar bence kadınlar için daha geçerli çünkü erkekler genellikle sağlıklı olsun engelli olsun cinsel ilişkiye girmek isterler.
İlk deneyimini yaşayacak tekerlekli sandalyedeki birine para karşılığında bu deneyimi yaşamaması önerilmiştir. Çünkü ilkler önemlidir ve bu deneyiminin başarılı geçmemesi bütün cinsellik hayatını etkileyebilir. Ayrıca cinsellik ilişkinin bir parçası, duygularla bir bütündür. Zaten kendilerini önemsenmeyen olarak gören ve dışlanmış hisseden engellilerin ilkleri ve daha sonraki deneyimleri önemlidir.
Sonuç
Sonuçta, insanın cinsel hakkı göz önüne alınarak (sadece cinsel ilişkide bulunmaya muktedir olma değil) ayrımcılığın önüne geçilmesi, ötekileştirmenin önlenmesi ve toplumsal mutabakatın sağlanması için, engellilerinde sağlıklı her insan gibi cinsel ihtiyaçlarının olduğu unutulmamalıdır. Ön yargılardan uzaklaşılmalı, sağlıklı cinsel yaşam için özel eğitim verilmeli, bu eğitimlerin iyi sonuç vermesi için, projeler üretilmeli ve devlet insan haklarının ihlal edilmemesi, sukün ve saadet için hukuki normları taviz vermeden uygulamalıdır.
 
 
Not: Cinsel IQ son günlerde önem verilen cinsellik kavramlarının başında gelmektedir. Cinsel IQ, kişinin cinsellik hakkındaki bilgi ve şahsi becerilerini, değerlerini, kendini ve özelliklerini kabullenmesini; cinsellikle ilgili haklarını algılayabilmesini ve bu konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları birleştiren bir kavramdır.[18]

[1] Seyyar, A., Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele
[2] Seyyar, A., Sosyal Siyaset Açısından Özürlülüğe Karşı Mücadele
[3] Özgüven, İ.E., Cinsellik ve Cinsel Yaşam
[4] Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi, webbilişim.org
[5] Yurdakul, A., İlkışık Dergisi, 1999
[6] Artan, İ., Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi, webbilisim.org
[7] Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi webbilişim.org sitesi
[8] www.kisiselbasari.com/Bilgi.asp?ID=278
[9] www.gündem-online.com
[10] Artan, İ. Engelli Çocuk ve Gençlerin Cinsel Eğitimi Makalesi, webbilişim.org
[11]  Ekşi, A., Ben Hasta Değilim, Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarının Psikososyal Yönü
[12] Artan, İ., Engelli Çocuk ve Gençlerin Eğitimi Makalesi
[13] Seyyar, A., Türkiye’ de Zihinsel Özürlüler ve Cinsel Eğitim Makalesi
[14] www.tavsiyeediyorum.com
[15] Öztürk, Mustafa, Hayata Dokunuş
[16] www.moxfa.net/Engelliler- ve- Cinsellik html
[17] Öztürk, M., Hayata Dokunuş
[18] http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=1412&baslik=cinsel_iQ_nedir_
 
 Makale Eylül 2009'da Güncel Hukuk dergisinde yayınlanmıştır.
 

2 yorum:

  1. merhaba hanımefendi. bloğunuz ve yazılarınız çok güzel. anlatımınız akıcı ve kolay okunuyor, sanki sohbet tadında. duygu ve düşünceleri ifade etmekte çok başarılısınız. umarım devam edersiniz yazmaya. sizi takip etmeyi çok isterim. rica etsem bloğunuza ABONE OL kısmını da ekler misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim,abone ol nasıl ekleniyor bilmiyorum.

      Sil