İdari
işlemin şekil unsuru, idari işlemin devlet fonksiyonlarına, kamunun ve devletin
menfaatine uygunluğu sağlayacak en önemli vasıta olması nedeniyle idari işlemin
esaslı bir unsurudur.
İdârî
işlemin hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için geçirmesi gereken aşamalarla
ilgili kurallardır. İdârî işlemin hukuka
uygun biçimde doğabilmesi için bu kurallara uyulması zorunludur. İşlevleri
dikkate alındığında, bu alanda idarelerin bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Şekil
ve usul paralelliği, başvuru makamının ve süresinin bildirilmesi, ilgilinin
savunmasının alınması, kollektif ve karma işlemlerde şekil kuralları, hazırlık
işlemleri, yazılılık ve gerekçe idari işlemin tesisinde aranan şekil
şartlarıdır.
Bütün
şekil sakatlıkları işlemin iptal edilmesine yol açarsa, derin bir “şekilcilik”
içine dalınması, zaten yavaş işleyen idârenin daha da yavaş işlemesine sebep
olunması, kısaca idârenin felç olması sonucu doğabilir. Bu yüzden yargı içtihatlarında aşırı şekilciliğin
reddedilmesi ve aslî şekil kuralları ile tâlî şekil kuralları arasında bir
ayrımın yapılması sonucu doğmuştur.
İdârî
işlemdeki şekil noksanlığı olmasa idi idârece başkaca bir islem tesis
edilecekse, bu takdirde aslî şekil noksanlığından, şekil noksanlığı olmasa dahi
idârece aynı yönde işlem tesis edilecekse de tâlî şekil noksanlığından
bahsedilebilir.
Şekil
ve usul yönünden eksiklik içeren bir idari işlemdeki, eksiklik asli nitelikte
bir şekil ve usul noksanlığı ise, idari işlem idarece ortadan kaldırılarak,
işleme geçerlilik kazandırılamazken, tali nitelikteki şekil ve usul noksanlığı
sonradan tamamlanabilir ve idari işlem ilk alındığı tarihten itibaren hüküm ve
sonuçlarını doğurur.
Disiplin
işlemlerinde savunmanın alınmaması, savunma için tanınan sürenin mevzuatta
öngörülenden az olması, işlem dosyasındaki bilgilerin ilgiliye iletilmemesi,
şekil ve usul paralelliğine aykırı olarak işlem tesis edilmesi, sınav
jürilerinde yakın akrabanın bulunması, toplantı ve karar yeter sayısına
uyulmadan alınan kararlar, yasada öngörülen şekilde yapılmayan işlemler, asli
nitelikteki şekil ve usul noksanlığına örnek olarak gösterilebilir.
Tali
şekil noksanlıklarına gelince bunların önlenmesi idarenin iç işleyişi
bakımından önem taşımakta olup, idari işlemin sonucuna herhangi bir etki
yapmayan, sonradan düzeltilmesi mümkün olan ve ilgililerin durumunda herhangi
bir değişiklik meydana getirmeyen şekil ve usul noksanlıklarıdır. Tali şekil
noksanlıkları idari işlemin iptalini gerektirmez.
Ülkemizde
idârî işlemin tesisi sırasında uyulması gereken sekil ve usul kurallarını
düzenleyen Genel İdârî Usul Kanunu olmadığı için, şekil ve usul kuralları ile
bu kurallara aykırılık halinde uygulanacak olan yaptırım türleri yargı
kararları ile belirlenmiştir.
Danıştay
bir kararında, Yönetmeliğin kanunda öngörülen Resmi Gazete’de yayımlanma
şartının ihmâlinin mümkün olmayan ve ihmâli halinde işlemi sakatlayacak
nitelikte önemli bir şekil kuralı olduğunu, yönetmeliğin Resmî Gazete’de
yayımlanmamış olması nedeniyle yönetmelik olarak hukukî varlık kazanmadığını
belirtmek suretiyle bu hususun aslî şekil noksanlığı olduğunu ifade etmiştir.
Danıştay kararlarında da tali şekil
noksanlıklarının idari işlemin iptalini gerektirmediği ifade edilmektedir.
Nitekim, Danıştay bir kararında, “…. . davacının doçentlik sınavının kollokyum
aşamasında, jüri üyelerinin akademik giysilerini giymemiş olmaları ve sınavın
normal süreden fazla sürdüğü yolundaki savları, sınavın sonucunu etkileyecek ve
geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gibi, ileri süren diğer
savların da kollokyum sınavının sözlü yapılması nedeni ile incelenmesine olanak
bulunmadığından davanın reddine …” karar vermiştir. Burada Danıştay akademik
bir sınavda jürinin akademik giysisini giymemesini tali şekil noksanlığı olarak
kabul etmiştir.
Danıştay’ın
mülakata ilişkin yeni tarihli içtihatlarında ise sözlü sınavda başarısız
sayılmaya ilişkin işlemlerde, sınav öncesinde soruların ve yanıtlarının
hazırlanmamış olması, sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle
gerçekleştirilmemesi, ayrıca komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle
ortaya konulmaması nedenleriyle hukuka uyarlık bulunmamakta ve bu işlemler
iptal edilmektedir. Böylece Danıştay, Kanun’da öngörülmeyen yeni şekil
kuralları ihdâs etmektedir.
Bir
başka Danıştay kararında ise, yasa ile atama yetki ve usulünün açıkça
belirlendiği durumlarda, görevlerin niteliğine, yetkilerine ve sorumluluklarına
göre, atama yetki ve usulünde yorum yapılmasının mümkün bulunmadığı, mevzuat
gereğince, davacının müşterek kararname ile atanması gereken Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyeliğine ikili kararname ile atanmasında
mevzuata uyarlık görülmediği belirtilmiştir.
Bir
işlem mevzuatta öngörülen şekil unsuruna aykırı olarak tesis edilmişse, artık
bu işlemin diğer yönlerden hukuka aykırı olup olmadığına bakılmaz ve idari
işlem şekil unsuru yönünden hukuka aykırı bulunarak iptal edilir. Buradaki
şekil sakatlıklarının asli nitelikte şekil sakatlığı olması gerekmektedir. Öte
yandan hangi şekil sakatlığının asli hangi şekil sakatlığının tali olacağını
belirlemede somut olayın özelliğine göre idari yargı yerinin takdir yetkisi
bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder