26 Şubat 2018 Pazartesi

Esası Etkileyen Şekil Kuralı - Esası Etkilemeyen Şekil Kuralı Ayrımı


       
İdari işlemin şekil unsuru, idari işlemin devlet fonksiyonlarına, kamunun ve devletin menfaatine uygunluğu sağlayacak en önemli vasıta olması nedeniyle idari işlemin esaslı bir unsurudur.

İdârî işlemin hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için geçirmesi gereken aşamalarla ilgili kurallardır. İdârî  işlemin hukuka uygun biçimde doğabilmesi için bu kurallara uyulması zorunludur. İşlevleri dikkate alındığında, bu alanda idarelerin bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.

Şekil ve usul paralelliği, başvuru makamının ve süresinin bildirilmesi, ilgilinin savunmasının alınması, kollektif ve karma işlemlerde şekil kuralları, hazırlık işlemleri, yazılılık ve gerekçe idari işlemin tesisinde aranan şekil şartlarıdır.

Bütün şekil sakatlıkları işlemin iptal edilmesine yol açarsa, derin bir “şekilcilik” içine dalınması, zaten yavaş işleyen idârenin daha da yavaş işlemesine sebep olunması, kısaca idârenin felç olması sonucu doğabilir. Bu yüzden  yargı içtihatlarında aşırı şekilciliğin reddedilmesi ve aslî şekil kuralları ile tâlî şekil kuralları arasında bir ayrımın yapılması sonucu doğmuştur.

İdârî işlemdeki şekil noksanlığı olmasa idi idârece başkaca bir islem tesis edilecekse, bu takdirde aslî şekil noksanlığından, şekil noksanlığı olmasa dahi idârece aynı yönde işlem tesis edilecekse de tâlî şekil noksanlığından bahsedilebilir.

Şekil ve usul yönünden eksiklik içeren bir idari işlemdeki, eksiklik asli nitelikte bir şekil ve usul noksanlığı ise, idari işlem idarece ortadan kaldırılarak, işleme geçerlilik kazandırılamazken, tali nitelikteki şekil ve usul noksanlığı sonradan tamamlanabilir ve idari işlem ilk alındığı tarihten itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur.

Disiplin işlemlerinde savunmanın alınmaması, savunma için tanınan sürenin mevzuatta öngörülenden az olması, işlem dosyasındaki bilgilerin ilgiliye iletilmemesi, şekil ve usul paralelliğine aykırı olarak işlem tesis edilmesi, sınav jürilerinde yakın akrabanın bulunması, toplantı ve karar yeter sayısına uyulmadan alınan kararlar, yasada öngörülen şekilde yapılmayan işlemler, asli nitelikteki şekil ve usul noksanlığına örnek olarak gösterilebilir.

Tali şekil noksanlıklarına gelince bunların önlenmesi idarenin iç işleyişi bakımından önem taşımakta olup, idari işlemin sonucuna herhangi bir etki yapmayan, sonradan düzeltilmesi mümkün olan ve ilgililerin durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmeyen şekil ve usul noksanlıklarıdır. Tali şekil noksanlıkları idari işlemin iptalini gerektirmez.

Ülkemizde idârî işlemin tesisi sırasında uyulması gereken sekil ve usul kurallarını düzenleyen Genel İdârî Usul Kanunu olmadığı için, şekil ve usul kuralları ile bu kurallara aykırılık halinde uygulanacak olan yaptırım türleri yargı kararları ile belirlenmiştir.

Danıştay bir kararında, Yönetmeliğin kanunda öngörülen Resmi Gazete’de yayımlanma şartının ihmâlinin mümkün olmayan ve ihmâli halinde işlemi sakatlayacak nitelikte önemli bir şekil kuralı olduğunu, yönetmeliğin Resmî Gazete’de yayımlanmamış olması nedeniyle yönetmelik olarak hukukî varlık kazanmadığını belirtmek suretiyle bu hususun aslî şekil noksanlığı olduğunu ifade etmiştir.

 Danıştay kararlarında da tali şekil noksanlıklarının idari işlemin iptalini gerektirmediği ifade edilmektedir. Nitekim, Danıştay bir kararında, “…. . davacının doçentlik sınavının kollokyum aşamasında, jüri üyelerinin akademik giysilerini giymemiş olmaları ve sınavın normal süreden fazla sürdüğü yolundaki savları, sınavın sonucunu etkileyecek ve geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gibi, ileri süren diğer savların da kollokyum sınavının sözlü yapılması nedeni ile incelenmesine olanak bulunmadığından davanın reddine …” karar vermiştir. Burada Danıştay akademik bir sınavda jürinin akademik giysisini giymemesini tali şekil noksanlığı olarak kabul etmiştir.

Danıştay’ın mülakata ilişkin yeni tarihli içtihatlarında ise sözlü sınavda başarısız sayılmaya ilişkin işlemlerde, sınav öncesinde soruların ve yanıtlarının hazırlanmamış olması, sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle gerçekleştirilmemesi, ayrıca komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmaması nedenleriyle hukuka uyarlık bulunmamakta ve bu işlemler iptal edilmektedir. Böylece Danıştay, Kanun’da öngörülmeyen yeni şekil kuralları ihdâs etmektedir.

Bir başka Danıştay kararında ise, yasa ile atama yetki ve usulünün açıkça belirlendiği durumlarda, görevlerin niteliğine, yetkilerine ve sorumluluklarına göre, atama yetki ve usulünde yorum yapılmasının mümkün bulunmadığı, mevzuat gereğince, davacının müşterek kararname ile atanması gereken Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Üyeliğine ikili kararname ile atanmasında mevzuata uyarlık görülmediği belirtilmiştir.

Bir işlem mevzuatta öngörülen şekil unsuruna aykırı olarak tesis edilmişse, artık bu işlemin diğer yönlerden hukuka aykırı olup olmadığına bakılmaz ve idari işlem şekil unsuru yönünden hukuka aykırı bulunarak iptal edilir. Buradaki şekil sakatlıklarının asli nitelikte şekil sakatlığı olması gerekmektedir. Öte yandan hangi şekil sakatlığının asli hangi şekil sakatlığının tali olacağını belirlemede somut olayın özelliğine göre idari yargı yerinin takdir yetkisi bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder